Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Muhammed-i Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
O saraya benzeyen (senin
vücûdunda her vakit zerreler çalışıyorlar.) Her ân sayısız zerreler, atomlar senin vücûduna girer çıkar. Sen bu kâinâtın bir nümûnesi olduğun için, yaklaşık olarak bütün álemde
ölenlerin ve doğanların sayısı kadar zerre, bir günde senin vücûduna girer, vazífe görür ve
vazífesinin hıtâmında çeker gider. Akılları hayrette bırakan bu faáliyyet zinciri,
bir ân bile kesintiye uğramadan devâm eder.
Demek sen;
1- Evvelâ, yok değilsin, varsın.
2- Varlığınla berâber basît bir madde değilsin, mürekkebsin.
3- Câmid değilsin, canlısın.
4- Sâbit değilsin, devâmlı tegayyür, teceddüd ve
tahavvül eden bir mevcûdsun.
Mâdem varsın, o hâlde seni îcâd eden bir Mûcid vardır.
Mâdem mürekkebsin, o hâlde
seni terkîb eden bir Vâhid-i Ehad vardır.
Mâdem hayât sáhibisin, öyle
ise sana hayât veren bir Hayy-ı Lâyemût ve Muhyî vardır.
Mâdem devâmlı tegayyür, teceddüd ve tahavvül eden bir mümkinü’l-vücûdsun. O
hâlde, seni değiştiren ve hâlden hâle çeviren bir Vâcibü’l-Vücûd ve bir
Muhavvilü’l-Ahvâl vardır ve o Zât’ın vücûdu aklen kat‘í ve zarûrîdir.
(Senin vücûdun kâinâtla, husúsan rızık münâsebetiyle, husúsan beká-i nev‘í) neslinin bekásı (i‘tibâriyle alâkadâr) olduğu için, mecbûren her bir álemle ( ve) her bir mevcûdla
Lügat: muhavvil, tahavvül, teceddüd, tegayyür, sinin, vâcib, vâhid