Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Muhammed-i Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
Senin vücûdun kâinâtla, husúsan rızık münâsebetiyle, husúsan beká-i nev‘í i‘tibâriyle alâkadâr ve alışverişi vardır.
(alışverişi vardır.) Şahsí vücûdunun bekásı için yeme-içmeye muhtâcsın, neslinin bekásı için de evlenmeye ihtiyâcın vardır. Bu iki ihtiyâcın karşılanabilmesi, ancak bütün
kâinâtın varlığı ile mümkün olabilmektedir.
Zîrâ, bütün álemle alâkan var ve ister istemez bütün álemle alışveriş yapmak zorundasın. Bu ise senin vücûdunda hadsiz bir faáliyyeti gerektiriyor, seni
devâmlı değişmeye mecbûr bırakıyor.
Evet, insânın beká-i şahsí için, ya‘nî hayâtını devâm ettirebilmesi için rızka ihtiyâcı vardır. Rızkı ise bütün kâinâttan toplanıp gelmektedir. Rızkının bir kısım maddeleri topraktan, bir kısmı sudan, bir kısmı havâdan, bir kısmı Güneşten gelmektedir. Sâdece
mi‘denin rızkı için hadsiz nebâtâta ve
hayvânâta ihtiyâc vardır. Kâinât olmazsa, yediğin bir elmanın vâr olması mümkün değildir. Çünkü, o elma, o
tezgâhta dokunuyor. Bütün álemle bu cihetle alâkadârsın, hepsine ihtiyâcın var, hepsiyle alışverişe mecbûrsun.
İnsândaki ma‘nevî latífelerin rızkı olan vahiyler ise; Arş’tan melek vâsıtasıyla nüzûl ettiğinden; melekler, peygamberler ve Álem-i Vücûb ile de doğrudan alâkadârdır, ister istemez onlarla da alışverişi vardır.
İşte, (senin vücûdunda çalışan zerreler,) álemin bütünüyle olan (o münâsebâtı) irtibâtları (bozmamak ve o alâkadârlığı kırmamak için dikkat ediyorlar,) álemde cârî olan bütün kánûnları gözeterek (öylece ihtiyâtla ayaklarını atıyorlar.) Vücûduna giren her bir zerre, senin vücûdundaki “görme, işitme, tat
Lügat: peygamber, dikkat, hadsiz, tezgâh