Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
ları
burada toplamış, ismini “Dünyâ” koymuştur.
Bunlara “hakáik-ı
nisbiyye” denir. Ya‘nî, gündüz,
geceye nisbetle gündüzdür. Hakíkí gündüz değil. Gece de
gündüze nisbetle gecedir. Hakíkí gece (karanlık)
değil. Hakíkí gündüz ve hakíkí aydınlık,
Cennet’tedir. Hakíkí gece ve hakíkí karanlık ise,
Cehennem’dedir.
Vaktâ ki, meclis-i imtihân kapanır. Cenâb-ı
Hak, bu hakáik-ı nisbiyyeyi biribirinden tefrîk eder. Cennet’in maddeleri
Cennet’e, Cehennem’in maddeleri de Cehennem’e gönderilir. Kezâ, mevcûdât-ı
álemin reîsi olan insânların ehl-i îmân ve táat kısmı
Cennet’e; ehl-i küfür ve isyân kısmı da
Cehennem’e gönderilir. Kısaca, her şeyin
álîsi Cennet’e, süflîsi ise Cehennem’e gidip karâr kılar.
Cenâb-ı Hak, geceleri, gündüzleri,
iyileri, kötüleri, kışları, yazları ve hâkezâ teklîfen ve tekvînen bütün iyilik ve kötülüklerin,
güzellik ve çirkinliklerin, hayr ve şerrin
hepsini toplayıp haşir meydânına döker. وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ âyetinin işâretiyle;
“Bugün biribirinizden ayrılın!”
Ehl-i âhiret, bu dünyâdaki mevcûdâtı Cennet ve
Cehennem’in birer nümûnesi olarak görür. Geceleri Cehennem’in nümûnesi, gündüzleri
Cennet’in nümûnesi. Bahârı Cennet’in nümûnesi, kışı
Cehennem’in nümûnesi. Bütün iyilikleri Cennet’in nümûnesi, bütün kötülükleri
Cehennem’in nümûnesi. Kâinâttaki Güneş’in ışığını
Cennet’in nümûnesi, harâreti Cehennem’in nümûnesi olarak görür. Bütün álemi
böyle tahlîl eder. O hâlde, lütuflara bakarak Cennet’i, kahırlara
bakarak Cehennem’i hátırla. Teklîfî olarak da “îmân
ve amel-i sálih” Cennet’in nümûnesi; “küfür, şirk, dalâlet, günâhlar”
ise Cehennem’in nümûnesidir.
Dünyâ âhiretin tarlasıdır. Burada hem insânın amelleri ekilir, hem de bütün mevcûdât ekilir. Haşirde ise harman edilir. Cennet’in mahsúlâtı Cennet’e,