Ene Risâlesi'nin Şerhi
Muhammed Doğan (Molla Muhammed el-Kersî)
- 
								
									
										
											
										
										
											
										 Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı									
								
								
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
 - Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
 - On Birinci Söz'ün Şerhi
 - Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
 - Ene Risâlesi'nin Şerhi
 - İkinci İşâret’in Şerhi
 - Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
 - Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
 - On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
 - Münâzarât'ın Şerhi
 - Haşir Risâlesi’nin Şerhi
 - Hüve Nüktesi ve Şerhi
 - Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
 - Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
 - Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
 - Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
 - Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
 - Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
 - Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
 - Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
 - İkinci Şuá‘ın Şerhi
 - Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
 - Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
 
 - 
								
									
										
											
										
										
											
										 Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı									
								
								
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
 - Mir’âtü'l-Cihâd
 - İ‘câzu’l-Kur’ân
 - Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
 - Kitâbu’z-Zekât
 - Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
 - Nüzûl-i Ísâ (as)
 - Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
 - Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
 - Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
 
 - Külliyyât-ı Hulûsıyye
 - 
								
									
										
											
										
										
											
										 Muhtelif Eserler									
								
								
 
     Eğer onun hakíkí mâhiyyeti ve sırr-ı hılkati bilinse; kendisi açıldığı gibi kâinât dahi açılır.  Şöyle ki: Sáni‘-ı Hakîm, insânın eline emânet olarak Rubûbiyyetinin sıfât ve şuûnâtının hakíkatlarını gösterecek, tanıttıracak işârât ve nümûneleri câmi‘ bir ene vermiştir.
mâ ve açılması müşkil) zor
(bir tılsımdır. Eğer onun hakíkí mâhiyyeti) esmâ-i İlâhiyyeye
âyîne olduğu (ve sırr-ı hılkati) ne için yaratıldığı, yaratılmasından maksad kendini ve álemi açmak, esmâ-i İlâhiyyeyi keşf etmek olduğu (bilinse; kendisi açıldığı gibi kâinât dahi açılır.) Ene, âyînedârlığını bilse, kendi tılsımını ve álemin tılsımını açmak için yaratılmış olduğunu
anlasa, kendisi açıldığı
gibi, kâinât dahi açılır
ve buna bağlı
olarak künûz-i mahfiyye olan esmâ-i İlâhiyye
de keşf edilir.
(Şöyle ki: Sáni‘-ı
Hakîm, insânın eline emânet olarak Rubûbiyyetinin sıfât ve şuûnâtının hakíkatlarını gösterecek, tanıttıracak işârât
ve nümûneleri câmi‘ bir ene vermiştir.)
Risâle-i Nûr’da
ef‘ál, esmâ, sıfât, şuûn kelimeleri
berâber kullanıldığı zamân her biri
kendi ıstılâhî ma‘nâsına gelir. Tek başına geldiği zamân ba‘zan
kendi ma‘nâlarında kullanılır, ba‘zan da her
biri diğerlerini de ihtivâ
edebilir. Şimdi “Zât, şuûnât, sıfât, esmâ ve
ef‘ál-i İlâhiyye”yi birer birer
ta‘rîf edeceğiz: 
ZÂT-I İLÂHÎ
Zât-ı Akdes-i İlâhî, düşünülmeye gelmez. Künh-i mâhiyyet-i İlâhiyye aslâ derk edilemez. Nitekim, Cenâb-ı Hak, Zâtının mâhiyyeti hakkında şu beyânâtta bulunmaktadır:
Lügat: kelime, dilir