Hüve Nüktesi ve Şerhi
Müellifi: Bedîuzzamân Saîd Nursî / Şerh eden: El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Molla Muhammed El-Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
kebtir. Öyle ise; yukarıdaki cümlede geçen “basît” ta’bîri; dört unsurun bir arada bulunmaması i’tibâriyledir. Yoksa “Basît toprak” ifâdesinden yeni keşf olunan elementlerin içinde bulunmaması ma’nâsı anlaşılmamalıdır. Çünkü son zamanlarda bilimin keşfettiğine göre toprağın ve suyun da bâzı terkîbleri vardır. Meselâ su unsuru, iki hidrojen ve bir oksijenden mürekkebtir.
Demek unsurlardan her biri, diğer unsurlarla bir arada bulunmaması cihetiyle basîttir. Ya’nî toprak tek başına bulunması i’tibâriyle basîttir. Diğer unsurlarla berâber bulunması i’tibâriyle de mürekkebtir. Yoksa kimyevî tahlîl netîcesinde mürekkeb olduğu, ya’nî bâzı elementlerden teşekkül ettiği zâhirdir.
Âlemde hakìkì basît yoktur. Nisbî basît vardır. Ya’nî bir üst terkîbe göre birini diğerine kıyâs yapmak sûretiyle basîtliği anlaşılabilen nisbî basît vardır. Hakìkì basîtten kastedilen, mevcûd-i i’tibârî olan kılıfsız rûhtur. Toprağı ele aldığımızda, diğer unsurlar berâberinde olmadığı i’tibâriyle, toprak basît sayılır. Dört unsur berâber olursa, mürekkeb kabûl edilir.
Kur’ânı Azîmü’ş-Şânın işâreti ve fennin de tesbîti ile kâinâtta cüz-i lâyetecezzâ yoktur. Cüz-i lâyetecezzânın dahi parçalanabileceğini Kur’ân-ı Kerîm Sebe sûresi, 3. âyetinde şöyle ifâde etmektedir:
قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَأْتِينَا السَّاعَةُ ۖ قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ ۖ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ وَلَا أَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَا أَكْبَرُ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ
Âyetin kısa bir meâli:
“Kâfirler dediler ki: ‘Kıyâmet bize gelmez.’ Sen onlara cevâben de ki: ‘Evet size kıyâmet mutlakà gelecektir. Yine gaybı bilen Rabbime yemîn ederim ki; elbette size kıyâmet gelecektir. O Rabbim gaybı bilir. Zîrâ semâvât ve Arzda zerre miktârı bir şey, Onun ilminden gizli kalmaz. Ve zerreden küçük ve zerreden bü-
Lügat: cüz-i lâyetecezzâ, hidrojen, teşekkül, elbette, kimyevî, dilir, kâfir, nisbî