Hüve Nüktesi ve Şerhi
Müellifi: Bedîuzzamân Saîd Nursî / Şerh eden: El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Molla Muhammed El-Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
Hüve Nüktesi ve Şerhi
- ARŞ-I A’ZAM
- Cenâb-ı Hakk’ın binbir ismiyle doğrudan doğruya tecellî ettiği tasarruf yeridir. Mahlûkàtın en büyüğü, en yükseği, Cennetin damı, Kürsü’nün üstü ve binbir ism-i İlâhînin a’zamlık mertebesine mazhar bir mahlûk-ì İlâhî’dir. Müellif (ra) Arş-ı A’zam hakkında şunları söylemektedir:
- “İ’lem Eyyühel-Azîz! Her şeyin
içine melekût, dışına da mülk denir. Bu i’tibârla insan ile kalb, biribirine
hem zarf, hem mazrûf olur. Çünkü insan mülk cihetiyle kalbe zarf olur. Melekût
cihetiyle de mazrûf olur.
- “Bu kàide Arş ile kevn hakkında da tatbîk edilir. Şöyle ki: Arş; Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dâhil olan İsm-i Zâhir i’tibâriyle Arş, mülk; kevn, melekùt olur. İsm-i Bâtın i’tibâriyle Arş, melekùt; kevn, mülk olur. Demek Arşa ism-i Zâhir nazarı ile bakılırsa; kendisi zarf, kevn de mazrûf olur. İsm-i Bâtın gözü ile bakılırsa; kendisi mazrûf, kevn zarf olur. Ve kezâ ism-i Evvel i’tibâriyle وَ كَانَ عَرْشُهُ عَلىَ الْمَاءِ âyetinin işâret ettiği kevnin bidâyetini içine alıyor. Ve ism-i Âhir i’tibâriyle سَقْفُ الْجَنَّةِ عَرْشُ الرَّحْمٰنِ hadîs-i şerîfinin îmâ ettiği kevnin nihâyetini içine alıyor.
- “Demek Arş öyle bir halitadır ki,
şu dört isimden aldığı hisseler ile kevn ve vücûdun sağını, solunu, üstünü ve
altını ihâtâ etmiş olur.”
[1 ] - “Herşeye muhît olan Arş-ı
A’zam’ın küllîyât-ı umûrunu idâreden, tâ kalbin gàyet gizli ve cüz’î hâtırâtını
ve arzularını ve duâlarını bilmek ve işitmek ve idâre etmeye kadar cereyân eden
Rubûbiyyetinin derece-i haşmetini..”
[2]
Müellifi: Bedîuzzamân Saîd Nursî / Şerh eden: El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Molla Muhammed El-Kersî)