Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
Muhammed Doğan / Molla Muhammed el-Kersî
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
عَنْ اَب۪ى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىّ (صلع) قَالَ: وَالَّذ۪ى نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لاَ يَسْمَعُ بِىَ اَحَدٌ مِنْ هٰذِهِ الْاُمَّةِ * يَهُودِىٌّ وَ نَصْرَانِىٌّ ثُمَّ يَمُوتُ وَ لَمْ يُؤْمِنْ بِالَّذ۪ى اُرْسِلْتُ بِهِ اِلَّا كَانَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِ . (رَوَاهُ مُسْلِمٌ) * اَىْ اُمَّةَ الدَّعْوَةِ وَ هُمْ اَهْلُ اْلاَرْضِ مِنْ وَقْتِ رِسَالَتِهِ (صلع) اِلٰى قِيَامِ السَّاعَةِ.
Ebû Hüreyre (ra)’den rivâyet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem (asm) şöyle buyurdu:
“Bu ümmetten* bir Yahûdî veyâ Hıristiyan, beni işittiği hâlde bana îmân etmeden ölürse, o ancak Cehennem ashâbından olur.”
Hazret-i Peygamber (asm), şöyle buyurmaktadır:
Netîce-i Kelâm: Resûl-i Ekrem aleyhisselâtü ve’s-selâmın aveneleri olan sâir peygamberler, her biri kendi asırlarında, belli bir zamâna ve kavme hás olarak peygamberlik vazífesini edâ etmişler, hattâ bir zamânda pek çok peygamber bulunmuştur. Kâinât ve insân tılsımını feth ederek ahkâm-ı İlâhiyyeyi insânlara teblîğ etmişlerdir. Sonra bu irşâdâtla âhâlî tamâmen gelişip en son ve en mükemmel dersi berâberce dinleyecek bir seviyeye gelince, son mübelliğ olan Resûl-i Ekrem aleyhisselâtü ve’s-selâm gelmiştir. Resûl-i Ekrem aleyhisselâtü ve’s-selâm ise, daha mükemmel ve yüksek bir tarzda, Kur’ân ve hadîsleri vâsıtasıyla tılsım-ı kâinâtı çözmüş ve ahkâm-ı İlâhiyyeyi bütün cin ve inse teblîğ etmiş ve risâleti kıyâmete kadar devâm edecektir. Böyle cihânpesendâne bir risâleti tasdîk etmeyen ve tâbi‘ olmayan, kim olursa olsun ve hangi dînden olursa olsun, kesin olarak ehl-i necât değildir ve ebedî Cehennem’den kurtulamaz.
Lügat: pesendâne, peygamber, cehennem, hüreyre