Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur Külliyatı... Bu altı kelime, yüz seneye yaklaşan bir zaman dilimi içinde Türkiye’nin, İslâm âleminin ve hatta bütün dünyanın gündeminde yer alıyor. 1 Mart 1927 tarihinde Van’dan Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Barla nahiyesine sürgün edilen Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, 23 Mart 1960 tarihinde son bulan fanî ömrü içinde; Barla, Kastamonu, Emirdağ ve Isparta’da; Eskişehir, Denizli ve Afyon hapishanelerinde yaklaşık altı bin sayfayı bulan bir eser külliyatı te’lif etti. Bizzat kendisinin “Risale-i Nur” adını verdiği ve “Kur’an’ın bir mu’cize-i maneviyesi” dediği bu külliyat, önce çevresindeki talebeleri tarafından Kur’an-ı Kerim hattıyla, sonra da giderek genişleyen bir takipçi kitlesi tarafından çeşitli yazma imkânları kullanılarak kitaplaştırıldı.

Her türlü baskı, onları yıldırmadı

Ağırlıklı olarak tevhid, haşir, nübüvvet, ibadet ve adalet konularının; Kur’an, sünnet, icma’-ı ümmet ve kıyas-ı fukaha esaslarına dayalı olarak işlendiği Risale-i Nur Külliyatı, yüz seneye yaklaşan bir dönemde çok büyük bir rağbete mazhar oldu. Bu eserler; okuyan ve yazanlarının; her türlü baskı, takip, tehdit, hapis ve dünyevî imkânlardan mahrumiyet görmelerine rağmen; evden eve, mahalleden mahalleye, köyden köye, şehirden şehire dalga dalga yayıldı.

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin vefatından bu yana da altmış bir sene geçti. Telif ettiği eserler, çok geniş çevrelerde merakla ve iştiyakla okunmaya devam ediyor. Önce Arabî-Farisî harfler kullanılarak el yazısı ile yazılan, sonra teksir makinesi ile, 1950’li yılların sonlarına doğru da Latince harflerle matbaalarda basılan bu eserlerin okunması ve yayılmasına çalışanları Allah muvaffak etsin. Sa’ylerini meşkûr ve makbûl eylesin.

Tahşiye, şerh ve îzáh zarûreti

Risale-i Nur Külliyatını dikkatle inceleyenler, Bediüzzaman Said Nursî’nin, bu eserlere tahşiye, şerh ve izah yapılması gerektiğine dikkat çektiğini de farkederler. Çünkü Kur’an ve sünnete dayalı İslâmî ilimlerin pek çok konusunu içinde barındıran Risale-i Nur Külliyatının, harika manalarına nüfuz etmek, kolay değildir. Kifayetli ilim erbabı tarafından şerh ve izahının da yapılması gerekir. Nitekim bizzat kendisi de eserlerinde “İnşâallah vazifeniz şerh ve izahla ve tekmil ve tahşiye ile ve neşir ve talim ile, belki Yirmibeşinci ve Otuzikinci mektubları te'lif ile ve Dokuzuncu Şua'ın Dokuz Makamını tekmil ile ve Risale-i Nur'u tanzim ve tertib ve tefsir ve tashih ile devam edecek.” (Barla Lâhikası, s. 371) buyuruyor.

Te’lîf, tekmîl, tanzîm ve tertîb başladı

İşte bu ihtiyaç ve bir nevi vazifelendirmeden doğan tahşiye, şerh ve izah hizmeti, 2003 yılının 29 Mart’ında ete, kemiğe büründü ve Tahşiye Yayınları olarak göründü. BMB Yayıncılık şirketi bünyesinde faaliyetine başlayan Tahşiye Yayınları, ilerleyen yıllarda şirket bünyesinde ihtiyaçların zorlaması ile Rahle ve Cihangiran Yayınlarının kurulmasına da yol açtı. Böylece bir taraftan Risale-i Nur eserleri, Molla Muhammed el-Kersî hocamızın riyasetinde bir hey’et-i ilmiye tarafından şerh ve izah edilirken, diğer taraftan Rahman Suresi’nin Tefsiri, Dokuzuncu Şua’ın Dokuz Âlî Makamı gibi, Üstad Hazretlerinin yazılacağını ihbar ettiği eserler de telif edildi.

2016 yılının Şubat ayında Tahşiye, Rahle ve Cihangiran Yayınlarının yanına Semendel Yayınları da eklendi. Bediüzzaman’ın, ileride yazılacağını bildirdiği Yirmi Beşinci Mektub, yani Yasin Suresinin Tefsiri, Semendel Yayınları markası ile üç cild halinde neşredildi. İkinci Şua, Yirmi İkinci Söz, Yirmi Altıncı Söz’ün Zeyli ile Beşinci Mektûb gibi eserlerin şerhi, İşârâtü’l-İ’câz’ın yedi cildi bulan meal ve şerhi de yine Semendel Yayınları tarafından istifadeye arzedildi.

Kaynak eserlerde ortaya çıkan farklar

Hey’et-i ilmiyemiz bu çalışmaları yaparken, kaynak olarak aldığı Risale-i Nur kitaplarında birtakım nüsha farkları, ekleme-çıkarmalar, ilmî-mantıkî hatalar, fesahat-belâgat uyumsuzlukları, ayet ve hadis gibi Arabî metinlerde yanlışlıklar farketti. Hatt-ı Kur’an ile yazılmış metinlerle Latince metinler arasında da çok dikkat çekici farklar, değiştirmeler, müdahaleler gördü. Neşriyat hizmetleri çeşitli sebeplerle tek bir merkez ve kifâyetli ilmî bir heyet tarafından yürütülemediği için ortaya çıkan bu fiilî durum, Risale-i Nur Külliyatının sahih metnini bulma zaruretini ortaya çıkardı.

Halen devlet kuruluşu Diyanet İşleri Başkanlığı dahil, oniki civarında yayınevi Risale-i Nur eserlerini basıp satıyor. Bediüzzaman’ın yakın talebelerinden ve kâtiplerinden merhum Hüsrev Altınbaşak çevresindeki hizmet erbabı, bir taraftan eserleri matbaada bastırırken, bir taraftan da ışıklı masalarda Hüsrev hattını taklid ederek, Arabî-Farisî harflerle kendilerine külliyat yazmaya devam ediyor.

Külliyat nüshalarının tevhídi gerekiyor

Nüsha farkları dolayısıyla Semendel Yayınları, Tahşiye Yayınları, Rahle Yayınları ve Cihangiran Yayınları, Risale-i Nur Külliyatını tevhid edip sahih nüshasını oluşturmaya karar verdi. Bunun ilk adımı olarak Tahşiye Yayınları, Küçük Sözler’i 2021 yılının Mayıs ayında, Üstad Hazretlerinin kendi el yazısı ve Latince harflere çevrilmiş şekliyle bastı. Kitabın sol sayfalarında Üstadın orijinal el yazısı, sağında da bugünkü Latince harflerle okunuşu yer alıyor. Bunun ardından inşaallah Sözler ve diğer Risale-i Nur eserleri, ekleme-çıkarma ve hatalardan temyiz edilmiş, en sahih şekliyle ümmetin istifadesine sunulacak. Allah cümlemizi bu tevhîd ve tecdîd faaliyetinde muvaffak eylesin. Amin. (19.11.2021)

Konu ile ilgili videomuza şu linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=tEfgCCE5fRw

Giriş Yap

Giriş Yapın ve Hesabınızı Yönetin

Bir Hesabınız Yok mu? Üye Ol