Anasayfa > Haber > Namaz bahsine Yirmi Birinci Söz takviyesi
Namaz bahsine Yirmi Birinci Söz takviyesi
-
İlgili Haberler
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin telif ettiği "Sözler" kitabının "Yirmi Birinci Söz" bölümü, Molla Muhammed Doğan tarafından şerh ve izah edildi. İki makamdan ibaret eserin Birinci Makamı'nda "Beş İkaz" yapılarak neden namaz kılmak gerektiği, kılmak ile kılmamak arasındaki kazanç/kayıp bilânçosunun ne olduğu, namazın neden mi'râç sayıldığı anlatılıyor. Sabır kuvvetine dayanarak namaza devamın ebedî saadetin anahtarı olduğu vurgulanan Yirmi Birinci Söz'de, dünyevî meşguliyetler, geçim darlığı gibi bahanelerle namazdan uzaklaşmanın hiçbir fayda sağlamadığı gibi çok büyük zararlar getirdiği kaydediliyor.
Eserin şerhini yapan Molla Muhammed Doğan, namazla ilgili âyetler, hadisler ve Risâle-i Nûr'un namazla ilgili diğer kısımlarını bir araya getirerek, Yirmi Birinci Söz'ü harika bir şekilde izah ediyor. Çabuk sönüp giden insan ömrünün ancak namazla bakîleşeceğine dikkat çekilen kitapta, insan bedeninin ekmek, su, hava gibi temel ihtiyaçlarını karşılarken bıkma, usanma olmadığını, namazın da aynı şekilde ruh ve kalbin temel ihtiyacı olduğunu, dolayısıyla Şeytan'ın iğvâsına kapılıp namazdan usanma gibi bir haletin, insana musallat olmaması gerektiği işleniyor.
Eserin İkinci Makamı'nda vesvese konusu ele alınıyor. Daha çok abdest ve namaz safhasında ortaya çıkan vesvesenin, nasıl bir tuzak olduğu anlatılan İkinci Makam'da Şeytan'ın bu tuzağına karşı alınacak tedbirler sıralanıyor. Vesvesenin mahiyetinin net bir şekilde izah edildiği eserde, "tahayyül, tevehhüm, tasavvur, tefekkür" gibi faaliyetlerin vesvese ile bağlantısı ortaya konuyor.
TBMM ve namaz
"Paşa! Paşa! Kâinatta en yüksek hakikat imandır. İmandan sonra namazdır. Namaz kılmayan haindir. Hainin hükmü merduttur" diyen Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, telif ettiği Sözler kitabının Yirmi Birinci Söz bölümünü namaz bahsine ayırırken, "Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam"ın, her gün namaz kılmanın usanç vermesinden yakındığını naklediyor. "Nûr'un birinci talebesi" merhum Hulûsî Yahyagil, "o büyük adam"ın Süleyman Sabri Paşa olduğunu açıklıyor.
1922 yılının sonbahar aylarında, Ankara'daki Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne davet edilen Said Nursî, milletvekillerinin alkışları ile karşılanıp Genel Kurul salonunda bir tebrik konuşması yapıyor. TBMM'deki atmosferi bir süre murakabe eden Bediüzzaman, birçok milletvekilinin namazda ihmalkâr davrandığını farkedince on maddelik bir hutbe yayınlıyor.
اِنَّ الصَّلَوةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا
âyeti ile başlayan hutbeye "Ey mücahidîn-i İslâm! Ey ehl-i hall ü akd! Bu fakirin bir mes'elede on sözünü, birkaç nasihatını dinlemenizi rica ediyorum." cümleleri ile giriş yaptıktan sonra şöyle diyor:
"Evvelâ: Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlâhiye bir şükran ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet şükrü görmezse gider. Madem ki Kur'an'ı, Allah'ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız; Kur'an'ın en sarih ve en kat'î emri olan ‘salât’ gibi feraizi imtisal etmeniz lâzımdır. Tâ onun feyzi böyle hârika suretinde üstünüzde tevâlî ve devam etsin.
(...)
"Bir zaman, Beytüşşebab aşairinde isyan vardı. Ben gittim, sordum: ‘Sebeb nedir?’ Dediler ki: ‘Kaymakamımız namaz kılmıyordu, rakı içiyordu. Öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz?’ Bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıya idiler.
(...)
"Sâdisen: Hasmınız ve İslâmiyet düşmanı olan frenkler dindeki lâkaydlığınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hattâ diyebilirim ki, hasmınız kadar İslâma zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslâmiye ve selâmet-i millet namına, bu ihmali a'mâle tebdil etmeniz gerektir. Görülmüyor mu ki, İttihadcılar o kadar hârika azm ü sebat ve fedakârlıklarıyla, hattâ İslâm'ın şu intibahına da bir sebeb oldukları halde, bir derece dinde lâübalilik tavrını gösterdikleri için, dâhildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslâmlar dindeki ihmallerini görmedikleri için hürmeti verdiler.
(...)
"Tâsian: Sizin bu ‘İstiklal Harbi’ndeki muzafferiyetinizi ve âlî hizmetinizi takdir eden ve sizi can u dilden seven, cumhur-u mü'minîndir. Ve bilhâssa tabaka-i avamdır ki sağlam müslümanlardır. Sizi ciddî sever ve sizi tutar ve size minnettardır ve fedakârlığınızı takdir ederler. Ve intibaha gelmiş en cesîm ve müdhiş bir kuvveti size takdim ederler. Siz dahi, evamir-i Kur'aniyeyi imtisal ile onlara ittisal ve istinad etmeniz maslahat-ı İslâm namına zarurîdir." (Mesnevî- Nuriye, s. 100)
"Tarihçe-i Hayat" kitabında anlatıldığına göre, namaz konusunu Meclisin ilk gündem maddesi yapmaya çalışan Bediüzzaman Hazretleri, başka bir Paşa tarafından "Seni yüksek fikirlerinden istifade edelim diye çağırdık. Sen geldin, namaz konusuyla aramıza ihtilâf verdin" şeklinde bir homurdanmayla karşılaşıyor. Bunun üzerine Said Nursî, nesiller boyu unutulmayacak şu meşhur cevabını vererek Meclisi terkediyor: "Paşa! Paşa! Kâinatta en yüksek hakikat imandır. İmandan sonra namazdır. Namaz kılmayan haindir. Hainin hükmü merduttur."