Anasayfa > Haber > Savaş önce burada kazanılıyor!
Savaş önce burada kazanılıyor!

-
İlgili Haberler
Risâle-i Nûr Külliyyâtı'nın içinde mümtâz bir mevkii olan Mesnevî-i Nûriyye, Molla Muhammed el-Kersî tarafından tercüme ve şerh edildi. Mesnevî-i Nûriyye'yi teşkil eden “Lem’alar, Reşhalar, Lâsiyyemâlar, Katre, Habâb, Habbe, Zehre, Zerre, Şemme, Şu‘le, Nokta” adlı bölümler, eserin müellifi Bedîuzzamân Saíd Nursî'nin de beyanıyla "Eski Saíd" döneminden "Yeni Saíd" dönemine geçişin izlerini taşıyor.
Enfüsî bir savaşın bütün cebhelerini ortaya koyan Mesnevî-i Nûriyye, Arapça olarak te'lif edildikten yıllar sonra Bedîuzzamân'ın kardeşi Abdülmecîd Nursî (Ünlükul) tarafından tercüme edilerek kitap haline getirilmişti. Kitaba bir mukaddeme yazan Saíd Nursî Hazretleri, eserin Risâle-i Nûr'daki mevkiini şöyle tesbit ediyor:
“Bu Arabî Mesnevî Mecmuası, Risâle-i Nûr'un bir nev‘ çekirdeği ve fidanlığı hükmündedir. Bu mecmuanın, yalnız dâhilî nefis ve Şeytânla mücadelesi, nefs-i emmârenin ve Şeytân-ı cinnî ve insînin şübehâtından tamâmıyla kurtarıyor. Ve o malûmat ise, meşhûdât hükmünde ve ilmelyakîn ise, aynelyakîn derecesinde bir itmi'nân ve bir kanâat veriyor.”
Osmanlı Devleti'nin yıkılış ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında devlet erkânı ve makamlarına çok yakın yerlerde bulunan müellif hazretleri, -ki kendisi dört sene Dâru'l-Hikmeti'l-İslâmiyye âzâlığı yapmıştı- giderek yayılan inkâr-ı ulûhiyyet cereyanlarına karşı Kur'ân ve sünnete dayalı bir savunma mevzii oluşturmaya çalışmıştı. Hadislerde haber verilen Âhirzaman hadiseleri ve dehşetli eşhásını da tesbit ve teşhis eden Bediüzzaman Hazretleri, giderek mevzi kazanan inkâr-ı ulûhiyyet cereyanlarına karşı ancak îmân ve Kur'ân esasları ile karşı konulabileceğini ifade ediyordu.
Allah'ın ve haşrin varlığı, Resûlûllah (asm) ve Kur'ân'ın hak olduğu konularına ağırlık vererek ümmeti irşâd gayretine giren Bedîuzzamân, öncelikle kendi enfüsî dairesinde yaralarının olduğunu, onları tedâvî etmesi gerektiğini ve uzun bir mücâdeleden sonra nefis, Şeytan ve felsefî kalıntıları tasfiye ederek, Kur'ân nâmına galibiyeti sağladığını belirtiyor.
Enfüsî dairede yaşadığı büyük inkılâb ve inkişâfı kısmen de olsa Arabî lisânında yazıya döken Üstâd Bedîuzzamân, “Lem’alar, Reşhalar, Lâsiyyemâlar, Katre, Habâb, Habbe, Zehre, Zerre, Şemme, Şu‘le, Nokta” adlı kısa risalelerini sonradan "Mesnevî-i Nûriyye" adı altında tek kitapta topladı ve "Otuz Üçüncü Lem'a" olarak Risâle-i Nûr Külliyyâtı'na dahil etti. Risâle-i Nûr câmiası içinde uzun yıllar nâkıs ve yetersiz bir tercüme halinde kalan Mesnevî-i Nûriyye, Risâle-i Nûr şârihi Molla Muhammed el-Kersî'nin riyasetindeki bir ilmî heyet tarafından yeniden ele alındı. Hiçbir kelimesi atlanmadan Türkçeye çevrilen eserin ilk cildinde, Lem’alar, Reşhalar ve Lâsiyyemâlar'ın meâl ve şerhi yer alıyor. Heybil Yayınları tarafından neşredilen kitap, 568 sayfa, şamua kâğıt, 17 x 24 cm ebadında, lüks bez ciltli olarak raflardaki yerini aldı. Eserin Takdim yazısında şu ifadeler bulunuyor:
"Arabî Mesnevî-i Nûriyye, tılsım-ı kâinatın keşşâfı, hikmet-i hilkatin dellâlı ve hakáik-ı eşyânın miftâhı mesâbesinde olan manevî bir hazînedir. Buna binâen bu eser, Risâle-i Nûr'un manevî ve ilmî bir güneşi olduğu, ehlince müsellemdir. O hâlde ey tâlib-i hak! Bu manevî güneşten hakkıyla istifade ve istifâza etmeye çalış."
Kitaba şu linkten ulaşmak mümkün: