Risâle-i Nûr Külliyyâtının ana gövdesini teşkil eden dört kitap; Sözler, Mektûbât, Lem‘alar ve Şuá‘lar, müellif-i muhterem Bedîuzzaman Saíd Nursî’den intikal eden orijinal nüshasına kavuşuyor. Rahle Yayınları, dört kitaptan birincisi olan Sözler’i, Osmanlıca yazılmış asıl nüshasını esas alarak Latince harflerle ümmetin istifadesine sundu.

1958 yılından bu yana yaklaşık 64 yıl içinde defalarca Latince harflerle basılan Sözler kitabı, ne garibtir ki kendilerine “Nâşirler” pâyesi veren şahısların veya kitap baskısında rol alan kimselerin insâfına bırakıldı. Risâle-i Nûr gibi İslâm tarihinin önde gelen harika bir tefsîrinin, ilmî kifâyeti olmayan kimseler tarafından, hatt-ı Kur’an ile yazılmış aslından Latinceye dönüştürülmesi esnasında çok büyük fâhiş hatalar yapıldı. Hatta bazı nüshalarda kasıtlı olarak tebdîl, tağyîr ve tahrîfât görüldü.

Çok iyi niyetli bir yaklaşımla bakılsa bile, Sözler kitabı başta olmak üzere diğer bütün risalelerin baskısında payı olan bazı kimselerin cühelâ takımından olduğuna şüphe yok. Kur’ân-ı Azímü’ş-şân’ın harika tefsîrini Latince harflerle basıp ümmete ulaştırma vazifesini üstlenen kişilerin; bu sahada lüzûmlu olan ulûm-i Arabiyye’den; Sarf ve Nahv káidelerinden; Belâğat ve Fesâhat ilminden; Beyân, Bedî‘ ve Meánî ilimlerinden; Mantık ilminden; Usûlü’d-Dîn ve Akáid ilimlerinden; Usûlü’l-Fıkıh ve Usûlü’t-Tefsîr ilimlerinden; ehâdis-i Nebeviyye ve Fıkıh kitâblarından ve hâkezâ gerekli olan bütün ulûm-i İslâmiyye’den habersiz veya en azından yetersiz olduğu anlaşılıyor. Vâ esefâ, vâ hasretâ...

Ayrıca Türkçe dil bilgisi, edebiyat, imlâ, noktalama işaretleri, mizanpaj, kültür, sanat, tarih, fennî ilimler gibi sahalarda da mütehassıs kimselerin kontrolünden geçmesi gereken Risâle-i Nur nüshalarının; ilkokul tahsili bile olmayan veya tahsilli olsa bile diplomalı cahiller taifesinin elinden çıkıp matbaaya gönderildiği farkedildi. Bir de bunun üzerine tuz-biber eker gibi kasıtlı ekleme ve çıkarmalar da yapıldı. Hal böyle olunca ortaya birbiri ile uyumsuz pek çok Risâle-i Nur nüshası çıktı. Meselâ Sözler kitabının Yirmi Dördüncü Söz, İkinci Dal’ında geçen “Zehre” adlı çiçeğin “Zühre” olarak yazılması, Risâle-i Nûr’un aslından olmayan “Konferans” başlıklı bir metnin Sözler’in sonuna eklenmesi gibi fâhiş yanlışlar, “Nâşir” iddiasındaki kimselerin itibarını tartışmalı hale getirdi.

Rahle’nin “Sözler”inde neler var?

Üstâd Bedîuzzamân Saíd Nursî Hazretleri, Risâle-i Nûr’u ve kendi mevkiini şöyle tanıtıyor:
“Risâle-i Nûr doğrudan doğruya Kur'ân’ın bâhir bir bürhânı ve kuvvetli bir tefsîri ve parlak bir lem‘a-i i‘câz-ı ma‘nevîsi ve o bahrin bir reşhası ve o güneşin bir şuá‘ı ve o maden-i ilm-i hakíkattan mülhem ve feyzinden gelen bir tercüme-i ma‘neviyyesi olduğundan onun kıymetini ve ehemmiyetini beyân etmek Kur'ân’ın şerefine ve hesâbına ve senâsına geçtiğinden, elbette Risâle-i Nûr'un meziyyetini beyân etmekliği, hak iktizá eder ve hakíkat ister, Kur'ân izin verir. Benim gibi bir tercümânın hissesi yalnız şükürdür. Hiçbir cihetle fahre, temeddühe, gurûra hakkı yoktur ve olamaz. Gelecek âyetlerin işârâtına bu nokta-i nazarla bakmak gerektir. Yoksa beni hodbînlik ile ittihâm edenlere hakkımı helâl etmem.” (Şuá‘lar, Birinci Şuá‘ s. 686)

Risale-i Nur’u öncelikle Kur’ân tefsiri olarak görmek gerektiği tesbitinden hareketle, yeni Sözler’de istisnâlar hariç, bütün risâleler âyetle başlıyor. Yani aşağıda gelen metin, başta verilen âyet veya âyetlerin tefsîri oluyor. Halbuki diğer Sözler nüshalarında –bilhassa baştaki Küçük Sözler’de- birçok risalenin başında âyet yer almıyor. Külliyatın çekirdeği hükmündeki Fihrist Risalesi’ni esas almayan eski nâşirler, âyetleri eksik bırakmakla Risâle-i Nur’un tefsir olma özelliğini de gözardı etmiş oluyor.

Çok uzun olan bazı cümleler, cümleciklere bölünerek alt alta, tek satır halinde yazıldı. Tâ ki anlaşılma kolay olsun. Ayrıca bold, italik ve italik-bold gibi harf stilleri kullanılarak vurgulanmak istenen yerler daha belirgin şekle kavuşturuldu.

Makam, maksad, nükte, hakikat, esas, dal, meyve, lem’a gibi bölümler, iri başlıklarla verilerek, diğerlerinden ayrıldı. Böylece okuma kolaylığı sağlandı.

Son söz: Risâle-i Nûr eserlerini okuyan câmia içinde “Nâşir” iddiasındaki kimseler tarafından dayatılan Sözler ve diğer kitap metinleri hakkında yakıştırılan “Üstâdın tashîhinden geçti, ağabeyler böyle münasib gördü” gibi birtakım gerekçeler, ortaya çıkan nüsha farkları karşısında tamamen geçersiz oldu.

Giriş Yap

Giriş Yapın ve Hesabınızı Yönetin

Bir Hesabınız Yok mu? Üye Ol