Ene Risâlesi'nin Şerhi
Muhammed Doğan (Molla Muhammed el-Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
olduğunu bi-ilme’l-yakín bildirdi. Hem îmân,
ileride gözünü açıp bana bakan kabri
ve kabrin arkasında ebede giden câddeyi, nûr-i Kur’ân ile gösterdi ki; o
kabir, kuyu kapısı değil, belki álem-i
nûrun kapısıdır. Ve o yol ise;
hîçliğe ve ademistâna değil, belki vücûda,
nûristâna ve saádet-i ebediyyeye giden yol olduğunu tam kanâat
verecek bir derecede gösterdiğinden, derdlerime hem dermân, hem merhem
oldu. Hem îmân, o elinde pek cüz’î bir kesb bulunan cüz’î bir cüz-i ihtiyârî
yerine, o hadsiz düşmân ve zulmetlere karşı, gayr-ı mütenâhî bir
kudrete istinâd etmek ve hadsiz bir rahmete intisâb etmek için o cüz-i
ihtiyârînin eline bir vesîka veriyor; belki de îmân, o cüz-i ihtiyârînin elinde
bir vesîka oluyor. Hem o cüz-i ihtiyârî olan silâh-ı insânî, gerçi zâtında hem kısa, hem áciz, hem
noksándır. Fakat, nasıl ki bir asker, cüz’î kuvvetini devlet
hesâbına isti‘mâl ettiği vakit, binler
derece kuvvetind