Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
Musahhih ve Nâşir: El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Muhammed el-Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
بِاسْمِهِ
سُبْحَانَهُ
Azîz, Sıddîk Kardeşlerim!
Evvelâ: Mübâreklerin, Medresetü’z-Zehrâ nâmına bu def‘a bana getirdikleri Nûr hediyyeleri içinde merhûm şehîd Hâfız Ali’nin mahsús nüshası “İşârâtü’l-İ‘câz” tefsîrinde, Hâfız Ali’nin tevâfukát-ı harfiyyesine dâir çok çok güzel tevâfukátı işâret etmiş. O tefsîri benim çok hóşuma geldi ve her şeyi bıraktım, onu mütáleaya başladım, gördüm ki; “İşârâtü’l-İ‘câz”, umûm Risâle-i Nûr’un bir fihristesi, bir listesi ve o nûr bahçesinin bir fidânlığı ve sırr-ı i‘câz-ı Kur’ân’ın bir menbaı olduğunu gördüm. Gáyet ince ve derin olduğu için, şimdiye kadar álimler pek azını anlamışlardı. Fakat, kimin eline geçmiş ise, fevka’l-áde takdîr etmiş ve “Emsâlsiz” demiş. Hattâ, Dârü’l-Hikmet’te merhûm şâir Mehmed Âkif demiş ki: “En büyük álim odur ki; bu tefsîri anlasın, değil ki emsâlini yapabilsin.”
Hakíkaten ben de merhûm Mehmed Âkif gibi derim: “Dehşetli eski harb içinde, avcı hattında, ba‘zan da at üzerinde îcâzdaki i‘câzın en ince münâsebâtını görmek ve onlarla tam meşgúl olmak ve koca dehşetli harbin tehlikesi onu müşevveş etmemek ve incimâd derecesindeki soğuk içinde, avcı hattında, o incecik i‘câz münâsebetlerini her şeyden daha ehemmiyyetli görmek, Eski Saíd’in hakíkaten hizmet-i Kur’âniyyede hárika bir fedâkârlığıdır. Hattâ, Yeni Saíd’in, otuz sene bu acîb zamânda gazeteleri okumamasını ve on sene İkinci Harbi bilmemesini, sormamasını ve i‘dâm niyyetiyle hapisliğinde Kur’ân esrârını yazmaktan vaz geçememesini ve bütün tehlikeleri hîçe saymasını o Eski Saíd’in o acîb vaz‘ıyyetinde, o dehşetlere ehemmiyyet vermemesini zamân
Lügat: dehş(e), medrese, tehlike, dehşet, ediyye, fihris, hediyy, hikmet, hizmet, tehlik, sinin