Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
Musahhih ve Nâşir: El-Hâc Molla Muhammed Ali Doğan (Muhammed el-Kersî)
-
Keşfü’l-Envâr Külliyyâtı
- Tesettür Risalesi'nin Şerhi
- Yirmi Altıncı Söz'ün Zeyli ve Hàtimesi'nin Şerhi ile Beşinci Mektûb'un Şerhi
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Dokuzuncu Söz'ün Şerhi
- Ene Risâlesi'nin Şerhi
- İkinci İşâret’in Şerhi
- Kader Risâlesi Şerhi (Genişletilmiş Yeni Baskı)
- Yirmi Üçüncü Lem‘a, Tabîat Risâlesi’nin Şerhi
- On Dördüncü Lem‘a’nın İkinci Makámı’nın Şerhi
- Münâzarât'ın Şerhi
- Haşir Risâlesi’nin Şerhi
- Hüve Nüktesi ve Şerhi
- Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (1. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (2. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (3. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (4. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (5. Cild)
- Arabî İşârâtü’l-İ‘câz Meâl ve Şerhi (6. Cild)
- Yirmi Yedinci Mektûb (Bir Kısım)
- İkinci Şuá‘ın Şerhi
- Yirmi Dördüncü Mektûb ve Şerhi
- Telvîhát-ı Tis’a Risâlesi Şerhi
-
Rumûzu’l-Kur’ân Külliyyâtı
- Rumûzu’l-Kur’ân (1-5)
- Mir’âtü'l-Cihâd
- İ‘câzu’l-Kur’ân
- Dokuzuncu Şuá‘ın Dokuz Álî Makámı
- Kitâbu’z-Zekât
- Rahmân Sûresi’nin Tefsîri
- Nüzûl-i Ísâ (as)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (1. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (2. Cild)
- Yirmi Beşinci Mektûb, Yâsîn Sûresi’nin Tefsîri (3. Cild)
- Külliyyât-ı Hulûsıyye
-
Muhtelif Eserler
edip farzları edâ etmek gerektir,
elzemdir. Namâzı vaktinde kılmanın ne derece tükenmez, uhrevî
bir sermâye olduğunu bununla anlaşılıyor ki; her bir namâz
vaktinde Álem-i İslâm denilen muazzam câmiinde
yüz milyondan fazla bir cemâat-ı kübrâ namâz kılıyor. O cemâatte her bir
adam, umûm o cemâate hem şefâatçi, hem duácı olur. O vakit namâza iştirâk etmeyen hissesini
alamaz. Kaynayan mîrî ve askerî kazanına karavanasını götürmeyen, ta‘yînâtını alamadığı gibi; o cemâat-i kübrânın ma‘nevî matbahında kaynayan kazanından ma‘nevî erzâkını alamaz. Belki, namâza
vaktinde iştirâkle o cemâatin ordusuna iştirâk etmiş olmakla ve duálarına “âmîn” demek
hükmünde olan namâzı vaktinde kılmakla olabilir.
İşte, álem-i ebedî olan âhiretin
nihâyetsiz hayâtını, tükenmez böyle âb-ı hayât çeşmesi hükmünde olan üç yüz elli milyonun duálarını ve şefâatlerini, namâzı vaktinde kılmakla kazanabilir.
Evet; her asırda üç yüz milyondan ziyâde efrâdı bulunan Müslümânlardan her vaktin namâzında hîç olmazsa yüz milyondan fazla bir cemâat-i a‘zam berâber,اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ deyip “Bizleri doğru yola hidâyet eyle”; namâzın akabinde, “Mü’minleri mağfiret eyle” diye duá ve niyâz ediyorlar. Bu şefâat ve bu duá, bir mü’mine âhiret için tükenmez bir sermâyedir. Namâzı kılmakla ve bi’l-hássa cemâate girse, o sermâyeyi kazanabilir. Ebedî hayâtına dâimî bir vâridât te’mîn eder.
Saíd Nursî
***
Lügat: akabinde, karavana, muazzam, vâridât, askerî, uhrevî, âhiret, âhire